23 Şubat 2012 Perşembe

İNSAN


Tasavvufun hedefi insan olunca, tasavvufun insana nasıl baktığını bilmek lazımdır:
İnsanın iki cephesi vardır. 
1- Maddî vücut , 2- mânevî vücut
Maddi vücut herkes tarafından bilinen ve görülen vücuttur. mânevî vücut ise gözle görülmez.
Kur'anı kerimde ve hadîs-i şeriflerde isimleri geçen, Kalb, Ruh, Akıl, Nefs gibi unsurlar hep mânevî vücudun azalarıdır. Bu unsurlar hayvanlarda yoktur.
İnsanın maddî vücûdunun yaşaması için yemeye, içmeye, teneffüs etmeye ihtiyacı olduğu gibi, mânevî vücudun da gıdaya ihtiyacı vardır.
Mânevî vücûdun gıdası ise nurdur. Nur Allâhü Teâlâ Hazretlerinden gelir. Mürşid-i kâmil denilen büyük velîlerin mânevî kalbi vasıtasıyla dağıtılır. mânevî vücut ancak, bu nûru aldığı takdirde sıhhatli yaşayabilir. Nûru alamayan mânevî vücut önce hastalanır, sonra da ölür. Bu, mânevî ölümdür. Bu durumdaki bir insan, yaşayan ölü gibidir. "Onların Kalbleri vardır ; anlamaz, gözleri vardır görmez, kulakları vardır, işitmez. Dikkat edin onlar hayvanlar gibidir; belki de dalâlet hususunda ondan daha aşağıdadır." ayeti kerimesi bu kimseleri tarif eder. (A'raf - 7/179)
Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı Kerîmin; 191 yerinde "mânevî kalb"den, 49 yerinde "nur"dan , 59 yerinde " akıl"dan, 9 yerinde de "ruh"tan bahsediyor. Tasavvuf işte bu; kalb, ruh, akıl ve nefs gibi mânevî unsurlarla alâkalanır.
Tasavvufun hedefi, insanın mânevî vücudunu, mânevî ölüm ve mânevî hastalıklardan korumak, dünya ve ahırette insanı mânen, huzurlu ve sıhhatli yaşatmaktır.
Tasavvuf ilmine göre İnsanın mânevî vücudunda iki zıt varlık vardır. Bunlardan biri Ruh, diğeri de Nefstir. (Cenâb-ı Hak Kur'an-ı Keriminde her ikisinden de bahsetmektedir.) Bu iki zıt varlık insanın vücuduna hakim olmak için mücadele ederler. Vücut ülkesinde her ikisi de sultan olup idareyi ele almak isterler. İnsanın vücudu, bu iki varlığın savaş ve mücadele alanıdır.
Nefsin gıdası günahlar, yardımcısı da Şeytandır. İnsanın içinden gelen her türlü kötü düşünce, fiil ve ahlaksızlığın sebebi nefstir.
"Nefs (insana) mübalağa ile kötülüğü emreder." (Yusuf Suresi a.52)
"İnsanın en büyük düşmanı iki kaşının arasındaki nefsidir" (Hadis-i Şerif)
"Nefs kötülüklerin deposudur" (Mektubat-ı İ.Rabbani )
İşte din ve tasavvuf, insanın içindeki bu habis ve kötü varlığın terbiyesi ve temizlenmesi ile alakalanır. Başta peygamberler, sonra da peygamberlerin hakîki vârisi olan âlimler ve evliyâullah = Mürşid-i kâmiller (aleyhimüsselam) hep insandaki bu kötü varlığın temizlenmesi, nefsin mağlub olup ruhun galib gelmesi için çalışırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder